Rüzgar Enerjisi Hakkinda
Rüzgar Enerjisi Çevre Dostudur. Atmosfere zehirli gazlar vermez. Atik yoktur. Isi emisyonu yoktur. Küçük alanlara kurulabilir. Su, CO, CO2 zarari yoktur. Güvenilirdir. Yerel ve bagimsizdir. Sinirli fosil kaynaklarina bagimliligi azaltir. Rüzgar türbinleri, patlama yapmaz ve radyasyon yaymazlar. Verimi yüksektir. Modüler üretilir. Bakimi kolaydir. Rüzgar enerjisinde ham madde ulastirma masrafi yoktur.
Temiz çevreyi kirletmeyen, yakit parasi olamayan bir enerjidir. Dogadaki rüzgar direkt olarak kullanilabilir. Rüzgar türbinleri karmasik makineler degildir. Gayet basit bir sekilde operatöre ihtiyaç duyulmadan çalistirilabilmektedirler. Tamamen otomatik olarak çalisabilecek sekilde dizayn edilmislerdir. Ayrica bu sekilde sadece periyodik bakimlarinin yapilmasi ile 20-30 yila yakin çalisabilirler.
Rüzgar türbinleri, patlama yapmazlar, radyasyon yaymazlar. Atmosfere veya yakindaki nehir ve denizlere isin emisyonlari yoktur. Ayrica her hangi bir radyoaktif isinim tahribati yapmazlar. Dolayisiyla tehlikeli degillerdir.
Artan petrol fiyatlari veya aniden ortaya çikan baska maliyetleri olmadigindan vergi artirimi olarak vatandasa yük olmazlar. Rüzgar türbinin isletmeye alinmasi, insaatin baslamasindan itibaren üretime geçisine kadar, üç ay gibi kisa bir sürede gerçeklestirmektedir. Rüzgar türbinleri modüller olup her hangi bir büyüklükte imal edilmektedir. Istenildiginde kisa bir süre içinde sökülüp baska bir yere sorunsuz olarak parçalar halinde tasinabilir. Ayrica tek olarak yada gruplar halinde kullanilabilirler.
Ömrünü tamamlamis rüzgar türbinlerinin söküm maliyetleri yoktur. Çünkü sökülen türbinlerin degeri söküm maliyetlerini kolayca karsilamaktadir. Bu santrallerin ömürlerini tamamlamasindan sonra türbinlerin kullanildigi alan eski haline kolayca getirilmektedir.
Genel kirsal alanlara kurulan bu santraller, arazi için ödenen satin alma veya kira bedelleri ile yöredeki insanlara ciddi bir ekonomik girdi saglamaktadir. Ayrica yapim asamasinda da, insaat faaliyetleri yöredeki insanlara is olanaklari yaratir. Genellikle Rüzgar Enerjisi santralleri, rüzgarin çoklugu sebebiyle çiplak ve yüksek tepe ve tepeciklere kurulmaktadir. Bu tepeler ancak küçük ekonomik faaliyetler, hayvancilik veya tarimsal faaliyetler için kullanilabilen yerlerdir. Sinirli fosil kaynaklarinin kullanimini azaltarak ve bugünkü enerji üretim kaynaklarina destek olur. Rüzgar çiftlikleri, termik hidrolik vb. santraller, ekonomik açidan rekabet edecek düzeye gelmistir. Rüzgar türbinlerinin kurulusu sirasinda harcanan enerjinin 3 ay gibi kisa bir sürede üretilebilmesi, özellikle bizim gibi kisa dönemde enerji talebi olan ülkeler için önemli bir faktördür.
Rüzgar Enerjisinin Küresel Durumu
Türbin teknolojisinin gelismesiyle gittikçe azalan maliyetlerin etkisiyle birlikte fosil yakitlarin çevreye verdikleri zararlarin etkileyici boyutlara ulasmasi ve gelecekte kulanimlarinin endise yaratmasi gibi nedenlerden dolayi dünya genelinde rüzgar enerji kullanimi hizla yayginlasmistir. 15 yil gibi kisa bir sürede yilda yüzde 25’e yakin bir büyüme hizi artisi meydana gelmistir. Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliginin raporlarina göre 2005 yilinda 12.000 MW rüzgar enerjisini santrali kurulmus ve dünya kurulu gücü 60.000 MW’a ulasmistir. Bugün rüzgar enerjisi dünya elektrik üretimin yüzde 1’ini olusturmakla beraber bu oran bazi ülkelerde yüzde 20’leri geçmektedir. Dünya rüzgar enerjisi sektörde Avrupa yüzde 77 oranla lider konumda olsa da (2003 yüzde 82, 2004 yüzde 79) kurulu kapasitede bir azalma görülmektedir. 2005 yilinda Avrupa pazari sadece yüzde 18’lik bir büyüme yaratabilmistir. Asya da ise yüzde 48’lik bir büyüme, dünya rüzgar enerjisi sektörünün yeni lokomotifi pozisyonundadir. Amerika, global rüzgar enerjisi kapasitesinin yüzde 17’sini olusturmaktadir ki bunun yüzde 98’i Kuzey Amerika dan gelmektedir. Özellikle, ABD 2.424 MW yeni kapasite artisi ile uluslar arasi alanda bir numaradir. Dünya siralamasinda Ispanya dan sonraki 3’üncü sirada yer almaktadir. Pasifik bölgesinde, Avusturalya kapasitesine 193 MW ekleyen 2005 yilinda 572 MW kurulu güce ulasmistir. Ayrica devletin uyguladigi MRET (Mandatory Renewables Energy Tariffs) ile yeni yatirimlar devam etmektedir. MRET, elektrik üreten sirketlere üretimlerinin yüzde 2’lik kisminin yenilenebilir enerji kaynaklarindan saglanmasini zorunlu kilan bir uygulamadir.
Avrupa’da Almanya (18.428 MW) ve Ispanya ( 10.027 MW) liderliklerini korurken, bir zamanlarin lideri olan Danimarka yalnizca 4 KW kurulu kapasite artisiyla durgun bir yil geçirmistir. Özellikle Fransa ve Portekiz yilin en yüksek büyüme hizina sahip olmakla birlikte, kapasitelerini ikiye katlayarak 2005 yilinda 1.022 MW ve 757 MW gücü ulasmistir.
Avrupa Birligi Hedefleri
Avrupa Birligi ülkeleri enerji ihtiyaçlarinin yüzde 50’sini disaridan karsilamaktadir. Bu disa bagimligin 2010 yilinda yüzde 70 olmasi beklenmektedir. Bu durumda yenilenebilir enerji kaynaklarinin dolayisiyla da rüzgar enerjisinin önemini arttirmaktadir. Avrupa birliginin yenilenebilir enerjiler için belirledigi hedefler rüzgar enerjisinin Avrupa Birligi enerjisi sistemindeki payinin hiçte azimsanmayacak ölçüde oldugunu gösteriyor.
Avrupa Rüzgar Enerjisi (EWEA), uluslar arasi Enerji Ajansi (IEA) ve Avrupa komisyonunun (EC) tarafindan her yil düzenli olarak hazirlanan hedeflere bakildiginda çitanin devamli yükseldigi görülmektedir. 1979 yilinda, rüzgar enerjisinin toplam enerji üretimindeki payinin 2010 yilinda yüzde 40 GW kurulu rüzgar enerji kapasitesi hedeflenmis ve bu hedef 2005 yilinda elde edilmistir. Bu durum Avrupa ülkelerinin rüzgar enerjisine ne kadar önem verdiginin bir ispatidir. EWEA’nin her yil revize ettigi senaryosunda 2010 yilinda 75 GW kurulu rüzgar gücüne ulasilacaktir. Avrupa’da bugün yaklasik olarak 47.000 türbinle 83 milyar KWh elektrik enerjisi üretmektedir. Üretilen bu miktar Avrupa’nin yaklasik yüzde 3’lük elektrik tüketimini karsilamaktadir. Günümüzdeki gelismeler dogrultusunda 2030 yilinda 90.000 türbinle yaklasik 1 trilyon KWh enerji üretimi saglanarak Avrupa’da Tüketilen Elektrigin yüzde 23’ünü rüzgar santralleri ile karsilanmasi öngörmektedir. Avrupa’nin bu hedeflere ulasmasi için belirledigi hedefler rüzgar enerjisinin toplam enerji üretimindeki payinin 2010 yilinda yüzde 6’dan yüzde 12’ye çikarilmasi ön görülmüs 2010 yilinda 40 GW kurulu rüzgar enerjisi kapasitesi hedeflenmis ve bu hedef 2005 yilinda elde edilmistir. Bu durum Avrupa ülkelerinin rüzgar enerjisine ne kadar önem verdiginin bir ispatidir. EWEA’nin her yil revize ettigi senaryosunda 2010 yilinda 75 GW, 2020 yilinda 180 GW ve 2030 yilinda 300 GW kurulu rüzgar gücüne ulasacaktir. Avrupa’da bugün yaklasik olarak 47.000 türbinle 83 milyar KWh elektrik enerjisi üretmektedir. Üretilen bu miktar Avrupa’nin yaklasik yüzde 3’lük elektrik tüketimini karsilamaktadir.
Günümüzdeki gelismeler dogrultusunda 2030 yilinda 90.000 türbinle yaklasik 1 trilyon KWh enerji üretimi saglanarak Avrupa’da tüketilen elektrigin yüzde 23’ünü rüzgar santralleri ile karsilanmasi öngörülmektedir. Avrupa’nin bu hedeflerine ulasmasi hiçte zor degildir. Bugün Danimarka tükettigi elektrigin yüzde 20’sini rüzgar santrallerinden saglamaktadir. Almanya’da ise Schieswig-Holstein eyaletinin yüzde 30 elektrigi rüzgardan saglanmaktadir.
Türkiye’de Rüzgar Enerjisinin Gelisimi
Türkiye 2006 yilina kadar olan süreçte toplan 50MW’lik kurulu güce sahiptir. Bununla birlikte lisans almis 1.387 MW gücünde toplam 3 santral, toplam 822 MW gücünde 20 adet müracaat ve toplam 787 MW gücünde de reddedilen 22 santral projesi resmen bulunmaktadir. Bu durum Avrupa’daki gelismeler göz önüne alindiginda ne ölçüde geride kaldigini göstermektedir. Türkiye’de oldukça iyi rüzgar potansiyeline sahiptir. Fakat bu kapasitenin kullanimini özendirmek için finansal ve düzenleyici bir yapinin olusturulmamasi yenilenebilir enerji kaynaklarinin destekledigi bir kanun olmamasi bu alanda belirsizliklere neden olmakta ve gelismeleri yavaslatmaktaydi. Bu ihtiyaç dogrultusunda Mayis 2005’te yenilenebilen Enerji Kaynaklarinin Elektrik enerjisi üretimi amaçli kullanimina iliskin kanun yürürlüge girmistir. Devlet Meteoloji Isleri istasyonlarinin 1970-1980 yillari rüzgar verileri degerlendirildiginde, Türkiye’nin yillik ortalama rüzgar hizinin on metre yükseklikte 2,54 m/s ve rüzgar gücü yogunlugunun 24W/m2 oldugu belirlenmistir. EIE Idaresi Genel müdürlügü, DMI kayitlarina dayali “Türkiye Rüzgar Enerjisi Dogal Potansiyeli” adi altinda yapilan çalismaya göre Marmara ve Güney Anadolu bölgelerinin rüzgar gücü yogunlugu bakimindan diger bölgelere göre daha zengin oldugu görülmektedir. Ülkemizde rüzgardan elektrik üretilmesi gecikme ile 1998 yilinda baslamistir.